| Kırmızı | 6. Bölüm* | |
|
+6Night..* AdelTime* ~//Pandora //PeLnn..* //ÖzLém..* Anestezi. 10 posters |
|
Yazar | Mesaj |
---|
Anestezi. Yardımcı Yönetmen
Mesaj Sayısı : 533 Kayıt tarihi : 17/06/10 Yaş : 28 Nerden : David Tennant, Love, (:
| Konu: Kırmızı | 6. Bölüm* Ptsi Eyl. 06, 2010 5:44 pm | |
| '' Bu hikaye bir Anestezi. yapımıdır. ''Kırmızı*''Oysa aşk hiç acıtmıyor gözüküyordu uzaktan...''''Oysa ben bana ait sanırdım o tapılası 'kırmızı' dudaklarını.''Eskiden tüm kalpleri ısıtan masallar ''bir varmış bir yokmuş '' diye başlardı. Hikayeler böyle sürüp giderdi. Komik olan ise hep sonu mutlu olurdu. Pollyanna'cılık oynardık anlayacağınız. Gerçek hayatta mutlu sonun olmadığını her ruh bilirdi. O yüzden masal denirdi ya bizim anlattıklarımıza. Şimdi olacak şeylerin masallarla hiç ilgisi olmayacak. Çünkü mutlu son hiç bir zaman bu kızın kaderi olmayacak.~Çünkü mutlu sonlar sadece masallarda olur.~ ''Güzeller güzeli simsiyah ipek saçlarını anca kardeşlik duygularıyla tutabiliyordum ben!''
''Tenine ellerim değdiğinde hissettiğim iki duygu oluyordu. Biri; titreme duygusu diğeri acı...'
''Nasıl diyebilirdim ki o'na aşık olduğumu? Nasıl derdim ki kız kardeşime taptığımı?''
David.*** ''Elleri ellerime değdiğinde sandım ki cennetteyim. Sanmıştım ki, uçuyordum bir kuş gibi.''
''Aşkın, kör olduğunu bilirdim fakat hiç hissetmemiştim amalığı. Hiç hissetmemiştim o acıtan duyguyu.''
''Ellerimi uzatsam yanındayım, fakat sana ancak dışarıdan bakabiliyorum sevgili.''
Melanie.*** [center] Aşk; Acıya şikayetsiz katlanmaktı bizim için. O da şikayet edemiyordu zaten, çünkü yasaktı aşkı. Olmaması gereken kişiye üvey kardeşine kaptırmıştı kristal kalbini. Ama sesini çıkaramazdı genç Melanie... Yanlış olarak öğretilmişti o'na Aşk! Yanlıştı birine duygu beslemek, yanlıştı birine tapmak! Yanlıştı sevdiği adamın kollarında uyumak... Onun bu aşk dolu macerasını sizde izlemek istiyor musunuz? O zaman 1o. Eylül. 2o1o'u beklemelisiniz...Masum ve imkansız bir aşkın hikayesi; Kırmızı sizlerle... Ne kadar iğrenç bir tanıtım olduğunun farkındayım Fakat başım çok feci ağrıyordu ve en güzel bu kadar yazabildim. Umarım beğenirsiniz ve umarım yorumlarınız eksik etmezsiniz. İyi okumalar.
En son Anestezi. tarafından Paz Kas. 21, 2010 6:29 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 11 kere değiştirildi | |
|
| |
//ÖzLém..* Yönetmen
Mesaj Sayısı : 365 Kayıt tarihi : 11/06/10 Yaş : 29 Nerden : İstanbuL..
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Ptsi Eyl. 06, 2010 7:45 pm | |
| Buna mütevazilik denir canım. Tanıtım mükemmel olmuş. Harika. Ama keşke kızın saçlarını kızıl olarak tabir etseydin. Hikaye başlığına ilişkili, güzel olurdu. Bekliyorum. | |
|
| |
//PeLnn..* Yönetmen
Mesaj Sayısı : 105 Kayıt tarihi : 12/06/10
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Salı Eyl. 07, 2010 1:06 am | |
| Çok güzel olmuş canım... Bir de başım ağrırken yazdm diyo...İyi ki başın ağrıyormuş. Bugün ayın kaçı yaw? Çok mu var 10 Eylül'e?... | |
|
| |
~//Pandora Dublör
Mesaj Sayısı : 260 Kayıt tarihi : 13/06/10 Yaş : 27 Nerden : Ankara
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Salı Eyl. 07, 2010 11:40 am | |
| Çok güzel bir tanıtım olmuş, Ellerine sağlık. David denen akıllı kız kardeşine mi tapıyor? Bana öyle geldi değil mi? Yeni bölümü bekliyorum. | |
|
| |
AdelTime* Profesyonel
Mesaj Sayısı : 374 Kayıt tarihi : 13/06/10 Yaş : 29 Nerden : İstanbul
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Salı Eyl. 07, 2010 1:25 pm | |
| Bnce çok harika bir tanıtım olmuş merak uyandırıcıydı iğrenç bir tanıtım olduğu kanısında sna kesinlikle katılmıyorum bölümü merakla bekliyorum... | |
|
| |
Anestezi. Yardımcı Yönetmen
Mesaj Sayısı : 533 Kayıt tarihi : 17/06/10 Yaş : 28 Nerden : David Tennant, Love, (:
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Salı Eyl. 07, 2010 1:52 pm | |
| | |
|
| |
Anestezi. Yardımcı Yönetmen
Mesaj Sayısı : 533 Kayıt tarihi : 17/06/10 Yaş : 28 Nerden : David Tennant, Love, (:
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Salı Eyl. 07, 2010 4:59 pm | |
| Karakter Tanıtımı
Ana Karakterler;- Spoiler:
Melanie Crystal McCarthy (21)
Ana karakter. Annesi Heaven öldükten sonra babası bir başka kadınla evlenmiştir. Babasını çok sevdiği için üvey annesini annesi yerine koymaya çalışmıştır. Fakat üvey annesi Melanie'yi pek sevmez ama belli etmemeye çalışır. Kızıl saçlı, deniz mavisi gözlü ve beyaz tenli çok güzel bir kızdır. Klasik tarzda şarkı dinlemeyi sever ve piano çalabilmektedir. Boyuyla dalga geçenlerden nefret eder. Modayla pek arası yoktur fakat kardeşi Penny'nin ısrarlarıyla her hafta sonu alışverişe çıkarlar. Penny en yakın dostudur, üvey kardeşi olmasına rağmen çok severler birbirlerini. Dişçi olmak istiyordur ve eğitim görüyordur. Üniversite son sınıf öğrencisidir. Hayatı mükemmeldir fakat tek sorunu üvey kardeşine aşık olmaktadır. Bu da onun tüm dünyasını yıkıyordur zaten.
(Yakından tanımak için Susan Coffey.)- Spoiler:
David Raymond McCarthy (24)
Clarie Hanımın biricik oğlu David. Babası onları terkettikten sonra annesi çok geçmeden evlenmişti. David babasını pek sevmeyen biriydi. O yüzden annesinin tekrar evlenmesine pek sorun çıkarmadı. Zaten üvey babasını daha çok seviyordu. çünkü o Adam Bey çok iyi biriydi. David üvey babasının şirketinde müdür olarak çalışmaktadır. Okulu 3 yıl önce 1. olarak bitirmiştir. Çok zekidir ve yakışıklıdır. Ayrıca çok çapkındır. Her gün bir kızla gezen bir tiptir. Bunun nedeni kalbinin asıl sahibini elde edemediği içindir. Başka kadınlarda mutluluk aramaya çalışır. Bir müzik aleti çalmayı çalamaz ama kardeşi Mell'den piano dersleri almıştır. Küstah ve biraz da şımarık bir tiptir. Sarışın, mavi gözlü yakışıklılık abidesidir.
(Yakından tanımak için Bradley James.)- Spoiler:
Penelophe McCarthy (20)
Penny, David'in öz kardeşidir. Annesi babası onları terk ettikten sonra evlenince psikolojik bir depresyona girmiştir fakat çok sevdiği kardeşi Mell ile atlatmıştır. Kafasında bazı tahtalar eksiktir. Alışveriş çılgınıdır. Rock müzik dinlemeyi çok sever. Evin en küçük çocuğudur. Neşe dolu, iyi kalpli ve hayatına hiç erkek sokmamış bir kızdır. Aşk'a inanmaz ve aşık olmaktan korkar. Çocukları çok sever, o yüzden bir kreşte çalışmaya başlar. İstediği meslekte Ana okulu öğretmenliğidir. Kızıl (boyalı) saçlı, mavi gözlü bir genç kızdır.
(Yakından tanımak için Klaamka.)- Spoiler:
Riley Rahtborne (24)
Adam Bey'in şirketinin ortağıdır. Genç bir işçidir fakat işleri ondan iyi kimse yapamaz. Başarılıdır ve yakışıklıdır, Melanie'ye aşıktır ve bunu saklamaz. Adam Bey'in aracılığıyla Mell ile aralarında birşeyler olmuştur. Fakat Melanie istemediğini söylemiştir ve ilişkileri bitmiştir. Ama bunu kimse bilmez çünkü Riley Melanie'ye çok yakın davranır. Herkes gizli bir ilişki içerisinde olduklarını düşünür. Riley para düşkünü bir tip değildir. Kadınları etkilemenin yollarını çok çabuk bulur. İstese bütün kızları elde edebilir. Hafif kıvırcık saçlı yeşil gözlü bir yakışıklıdır. En nefret ettiği şey kona 'hayır' denmesidir. Romantiktir.
(Yakından tanımak için Tom Velling.)Yardımcı Karakterler;- Spoiler:
Margaret Crafford (22)
Melanie'nin Penny'den sonra en yakın arkadaşıdır. Mell'a sadece o Cyrstal diyerek seslenir. Çok iyi bir kızdır. Sarışın renkli gözlüdür. Riley2a sürekli ilgi duymaktadır faakt bunu kimse bilmez. Melanie'ye bile bahsetmez çünkü utanır. Kardeşi gibi gördüğü kızın aşığına aşık olmaktan utanır.
(Yakından tanımak için Blake Lively.)- Spoiler:
Adam ve Clarie McCarthy
Adam Bey Melanie'nin babası Clarie Hanım ise Penny ve David'in annesidir. birbirlerini bulmuş ve aşık olmuşlardır. İkisinin de ikinci evliliğidir.
(Yakından tanımak için Chuck'ı izleyin. İsimlerini bilmiyorum.)- Spoiler:
Christopher Crafford (25)
Margaret'in öz abisidir. Penny'e tutulacaktır. Fakat yaşları yüzünden problem yaşayacaklardır. Uzun boylu kaslı bir erkektir. Yeşil gözlüdür. Sarışındır ve çocuk doktorudur.
(Yakından tanımak için Ryan McPartlin.)
En son Anestezi. tarafından Çarş. Eyl. 29, 2010 11:19 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
|
| |
Night..* Yönetmen
Mesaj Sayısı : 218 Kayıt tarihi : 11/06/10 Yaş : 29
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Salı Eyl. 07, 2010 5:52 pm | |
| | |
|
| |
Anestezi. Yardımcı Yönetmen
Mesaj Sayısı : 533 Kayıt tarihi : 17/06/10 Yaş : 28 Nerden : David Tennant, Love, (:
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Çarş. Eyl. 08, 2010 9:03 am | |
| David'i her şeyden çok istiyordum Night'ım ama... Ama hangi karaktere koyacağımı bilmiyorum? | |
|
| |
//ÖzLém..* Yönetmen
Mesaj Sayısı : 365 Kayıt tarihi : 11/06/10 Yaş : 29 Nerden : İstanbuL..
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Perş. Eyl. 09, 2010 2:10 pm | |
| Anoom. Karakterler süper. Braaad!.. Aslı başlığındaki şu gereksiz noktalama işaretlerini sil bir de. Uyarıdır.Kız çok güzelmiş kuzum ya. Tanrıçamda kullanabilir miyim? .D | |
|
| |
Anestezi. Yardımcı Yönetmen
Mesaj Sayısı : 533 Kayıt tarihi : 17/06/10 Yaş : 28 Nerden : David Tennant, Love, (:
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Perş. Eyl. 09, 2010 8:22 pm | |
| Al senin olsun ya. (: İstediğin gibi kullanabilirsin. Evet ya çok güzeel afet resmen. Üf Özlem bunu söyleyeceğini biliyordum. Siliyorum, tamam. | |
|
| |
Anestezi. Yardımcı Yönetmen
Mesaj Sayısı : 533 Kayıt tarihi : 17/06/10 Yaş : 28 Nerden : David Tennant, Love, (:
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Cuma Eyl. 10, 2010 7:27 pm | |
| 1*P.T : Taylor Swift - Tell Me Why ''Biraz acele eder misiniz lütfen?'' Elimdeki koca paketle taksiyle uğraştığıma inanamıyorum. Tanrım? Biraz yardım etsen hiç fena olmaz yani. Harika, şimdi de kendi kendimle konuşmaya başladım. Yakında uzaylıların var olduğunu da söylemeye başlarım! ''Küçük hanım, bu trafikte ne yapmamı bekliyorsunuz?'' Adamın aptal sözleriyle kendime gelebilmiştim. Sinirle adama gereğinden fazla para vererek arabanın içine zar zor sığdırdığımız kutuyu çıkardım ve taşımaya başladım. Mükemmel! Tapuklular, lanet olsun Penny! Topuklu ayakkabılardan hoşlanmadığımı biliyorsun! Sinirle inleyerek boyumdan büyük hediye paketini yerden kaldırdım ve önümü görmeden yürümeye başladım. Evet, kesinlikle Penny'nin doğum gününe geç kalıyordum. Evet, Penny beni lime lime edecekti. Ve evet şuan Manatthan caddelerinde önümü görmeden yürüyordum ki birine çarptım.Lanet olsun! ''Tahmin etmeliydim, lanet olsun! Bakın, eğer kırıldıysa yemin ediyorum ki sizi parçalarım.'' Bir yandan kendi çapımda homurdanırken bir yandan da parmak uçlarıma yükselerek -sanki topuklularla yeterince yüksek değilmiş gibi- kutuyu gözetliyordum. ''Melanie, beceremeyeceğini tahmin etmeliydim... Bilmiyorum küçükken beşiğinden falan mı düştün?'' David! O'nun burada ne işi vardı ki? Sanki işler yeterince ters gitmiyormuş gibi! Bir yandan bana taş atarken bir yandanda o'nun boyunun yanında yavru (!) gibi kalan kutuyu üstleniyordu. ''Senin burada ne için var?'' Artık ayaklarımı ağrıtan kırmızı topuklularımı çıkarıp elime aldım. Sızlayan ayaklarımın acısıyla ve sinirle inledim. Kıkırdadı! Çok komik David! ''Ben de iyiyim Mell. Penny'e hediye bakıyordum ki baktım bir cüce bir kutunun arkasında saklanıyor, bende koşarak yardım etmeye geldim. Aa! Birde ne göreyim, o cüce senmişsin!'' ''Kes sesini! Ben bir cüce değilim!'' Her zaman ki gibi beni aşağılamayı unutmamıştı. Bu huyundan nefret ediyorum! Senden nefret ediyorum David! Yüzündeki o hain gülümsemeyi yerle bir etmek istiyordum. Belki bir yumrukla bunu başarabilirdim? ''Arabam şurada.'' Hızlı adımlarla arabaya doğru ilerliyordum ki beni durdurdu. ''Hey! Sen gelmiyorsun!'' Neydi bu şizofren falan mı? Tanrı aşkına, eğer onunla gitmezsem Penny'nin doğum gününe asla yetişemezdim ve bu da benim ölüm fermanım demekti. ''Bana yardım etmek için geldiğini söylemiştin.'' Burnumdan soluyordum. Hafif bir çarpık gülümseme yollayarak konuşmaya başladı. ''Ben bir cüceye yardım edeceğimi söylemiştim, hem sen ben cüce değilim demedin mi?'' Sinirle omzuna vurdum. Elinde kocaman bir kutu olduğu için karşılıkverememişti tabi. ''Bir şartla benimle gelirsin.'' Haince gülümsüyordu. Arabanın önünde durduk. Şimdi ne isteyecekti? Ellerimi havaya kaldırarak teslim oldum. Ne isterse yapacaktım, sadece eve gitmek istiyordum. ''Hediyeyi beraber aldık diyeceğiz. Biliyorsun hediye işlerinden anlamıyorum ve Penny'e birşey almadıysan öldün demektir bunu biliyorsun.'' Tam itiraz edecektim bunun cazip bir fikir olduğu aklıma geldi. Sinsice gülümsedim. ''Peki, hadi binelim.'' Ön kapıyı açtım ve içeri oturdum. O ise şaşkınca bana bakıyordu. ''Ne? Hiç itiraz yok mu?'' Kutuyu arka koltuğa koydu. Hala şaşkındı. Arabaya binip arabayı çalıştırdı. ''Başka bir şansım mı var, acele et!'' Planımı anlamasını istemiyordum. Çünkü beni tanıyordu. Ne zaman işime gelmeyen birşeye evet desem bu onun sonu oluyordu. Elimde olmayarak gülümsedim ve dışarıyı izlemeye başladım.
***
I'm sick and tired of your attitude Bu tavrından yoruldum ve bıktım
I'm feeling like I don't know you Seni tanımıyormuşum gibi hissediyorum
***
''İyi ki doğdun Penny! Bu da bizim hediyemiz...'' David Kocaman kutuyu Penny'e uzatıyordu. Penny ise bize kocaman gözlerle bakıyordu. Belki de hediyenin çok küçük (!) olduğunu düşünüyordu? ''Siz, ikiniz bir olup bana bir hediye mi aldınız?'' Penny gerçekten şaşkındı çünkü biz David ile hiç anlaşamazdık. Bırak hediye almayı bir dakika birbirimize laf atmadan oturamıyorduk malesef. Çünkü Bay ben-kendimi-beğenmişin-tekiyim benimle sürekli dalga geçiyordu ve ben bundan nefret ettiğim için ona kızıyordum. ''Aslında Melanie hiç itiraz etmedi, sanırım bir gelişme var.'' David bana bakarak konuşuyordu. Onun konuşmasıyla da hain planım aklıma geldi. Çok eğleneceğiz çoook! ''Evet kardeşim, sanırım artık (!) büyüdük.'' Bir yandan gülümsüyor bir yandan da içimin acımasını seyrediyordum. Genelde o'na kardeşim veya abi demezdim. Çünkü diyemezdim ki bu konuyu şuan hiç açmayacağım. ''Ee? Penny açmayacak mısın, nasıl tepki vereceğiniz çok merak ediyoruz.'' David hediyenin ne olduğunu hiç sormamıştı. Aslında sormaması benim planımın tıkır tıkır işlediğini gösteriyordu. Rezil olmak için bu kadar heyecanlanacağını hiç tahmin edemezdim. Penny parmaklarının ucuna yükselerek David'e sarıldı. Ardından da bana sarıldı. ''Benim için abime katlandığına inanamıyorum!'' Kulağıma fısıldamıştı. İstemeden kıkırdamıştım ve göz kırptım. Bu aramızdaki bir dildi. ''Değecek!'' anlamındaydı. Gözlerini kocaman açıp gülümsedi. Hemen paketi açmaya başladı. O açtıkça ben iyice sırıtıyordum. David ise -ne-haltlar-dönüyor bakışı fırlatıyordu. ''Mell, David! Harikasınız! Ama bu biraz şey, David bu senin kartin mı?'' Hediyeyi kimseye göstermiyordu. Kutunun içinde tutmaya gayret ediyordu. Nedenini ise bir tek ikimiz biliyorduk. ''Evet, yani galiba.'' Bana bakarak söylüyordu hepsini. Bir çeşit yardım çağırısıydı bu. Ama umurumda değildi, birşey bilmiyormuş gibi davranıyordum. ''Abiciğim harikasın! Vazo mükemmel ama bu kart, yani araba! İstediğim zaman kullanabileceğimi söylemişsin!'' Penny heyecanla David'e sarılıyor, David ise olayın şokunu atlatmaya çalışıyordu. Tüm vev halkı da şaşkınlıkla David'e bakıyordu. Kimse David'in arabasına dokunamazdı. Bırakın kullanmayı, bazen arabasına binemezdiniz bile. ''Vazo sanırım senin fikrindi Mell.'' Kollarını açarak bana sarıldı. Ben de tüm içtenliğimle 'evet' deyip ona sarıldım. Penny'i seviyordum, çok tatlı bir kızdı ve benim biricik kız kardeşimdi. Penny'den ayrıldığımda David'in öldürücü bakışlarıyla karşılaştım. ''Şeytanla dans ediyorsun Mell.'' Bunu bana söylemişti. Eyvah, şimdi yanmıştım!
En son Anestezi. tarafından Ptsi Eyl. 13, 2010 6:40 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
| |
AdelTime* Profesyonel
Mesaj Sayısı : 374 Kayıt tarihi : 13/06/10 Yaş : 29 Nerden : İstanbul
| |
| |
//ÖzLém..* Yönetmen
Mesaj Sayısı : 365 Kayıt tarihi : 11/06/10 Yaş : 29 Nerden : İstanbuL..
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Paz Eyl. 12, 2010 8:41 pm | |
| Bölüm genel olarak güzeldi ama final sanki yarıda kalmış gibiydi. Bir eksiklik vardı sanki, bilemiyorum. Başları harikaydı, kutu taşıma olayı, araba sahnesi falan ama finali olmamış gibi geldi Aslı'cım. Belki Danvid'e de bir söz yazabilirdin, etkisi olurdu belki... | |
|
| |
Anestezi. Yardımcı Yönetmen
Mesaj Sayısı : 533 Kayıt tarihi : 17/06/10 Yaş : 28 Nerden : David Tennant, Love, (:
| |
| |
Anestezi. Yardımcı Yönetmen
Mesaj Sayısı : 533 Kayıt tarihi : 17/06/10 Yaş : 28 Nerden : David Tennant, Love, (:
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Salı Eyl. 14, 2010 8:04 pm | |
| Sevgili okuyucularım. Yeni bölüm gelmiştir. Umarım beğenirsiniz. Şimididen teşekkürler. 2* Korku...Bir haftadan beri hissettiğim tek duyguydu. Planım biraz 'acımazdı.' Penny'nin ehliyeti yoktu ve ben David'in arabasını ona vermesini sağlamıştım. Ayrıca o gün David bana 'Şeytanla oynuyorsun Mell.' demişti ki bu büyük bir sorundu. Ölümcül sonumu bir haftadır merak ediyordum. Her an tetikte olmam gerekiyordu. Bazen ne yapacaksa bir an önce yapsın da kurtalıyım diyordum. Fakat o bu korkuyla yaşamamı zevkle izliyordu. Sadist varlık işte! ''Melanie! Margerat'ı da çağırma mı ister misin!?'' Ah, Penny. Bugün sinema gecemiz vardı. Sadece üç kardeş (!) yapardık bu geceyi. Annem ve babam bile karışamazdı bize. Sadece üçümüze aitti çünkü. Neden Marg'ı çağırmak istediğini biliyordum. David'ın bana birşeyler yapacağını o da biliyordu. David'in hediyesini benim hazırladığım kısmı hariç tabi ki. ''Hayır Penny, bu bize özel. Kimseyi çağırmadığımızı biliyorsun.'' Şu an ki halimiz gerçekten komik bir durumdu. Aşağıdan bana bağırıyordu ve ben de ona. Yakında ses tellerimiz zarar görecek ve artık dumanlı iletişimi kullanacağız. Çağ dışı durumlar ailemizde popüler olmuş durumda da! ''Tamam.'' Zilin çalmasıyla irkildim. ''David geldi!'' Penny koşarak kapıya gitmişti. Benim de koşmam gerekiyordu çünkü herşey o günkü gibi olmalıydı. Ne yazık ki Penny'nin kuralları böyleydi. Koşarak salona indim. David'in kapının arkasından bağırmalarını duyabiliyordum. ''Pen? Açın artık kapıyı! Yağmur yağıyor akıllı kardeşim!'' David'in homurdanmaları devam ediyordu. Penny ise herşeyi o günki gibi ayarlamakla meşguldu. Evet, haklısınız. Kesinlikle Penny takıntılı biriydi. ''Hayır David. Kapıya üç kere vurup nazikçe 'Pen, açar mısın?' diyeceksin.'' Ardından beraber tekrarladık. ''Herşey o günki gibi olacak.'' Tabi aramızda fark vardı. O sevinçle ben ise bıkkınlıkla söylüyordum. David sinirle iç geçirdi ve Penny'nin sözlerini tekrarladı. İlk sinama gecemizi yaptığımızda 15 yaşındaydım. O zamanlarda Penny 14 yaşında David ise 19 yaşındaydı. Babam ve sevgili annem (!) birlikte dışarı çıkmışlardı ve o zamanlar arabamız çok yoktu. David 1 km uzaklıktaki şimdi süpermarket olan bakkala gitmişti ve abur cubur almıştı. Geldiğinde ise çok komik gözüküyordu. Kafama yediğim darbeyle düşüncelerimden sıyrıldım. David pis pis sırıtıyordu. ''Ne yapıyorsun sen!'' ''Gelenek gelenektir.'' Tabi ya, o gün geldiğinde de böyle olmuştu. Penny herşeyi uslübünce istiyorsa ben de öyle davranmalıydım değil mi? Sinirle sırıtarak David'in karnına dirseğimi geçirdim. ''Bence de!'' O gün de böyle birşey gerçekleşmişti aramızda. Tek fark bundan 6 yıl öncesinde yaşanmış bir olaydı. Evet, kesinlikle bu bir gerçek. Her ay bunu yapardık. ''Mell, orada dikilip duracak mısın yoksa filmi izleyecek miyiz?'' Daldığım düşüncelerimden çıkıp cevabı yapıştırdım. ''Ah, evet geliyorum.'' *** '' Aynı filmi mi izleyeceğiz?'' Soruyu David bıkkın bir ses tonuyla sormuştu. Penny ise coşkuyla başını sallamıştı. O gün 'Titanik'i izlemiştik ve Penny'nin takıntısından sonra hep bu gece Titanik'i izlerdik. Benim için sorun yoktu çünkü ben filmi izlemek yerine uyurdum. ''Penny artık sıkıldık biliyorsun değil mi? Altı yıldır bir film izlenmez ki!'' David artık içini dökmek istiyordu fakat Penny'nin gazabından korktuğu için pek birşey diyemiyordu. Bu hallerinden sıkılmıştım artık. Filmde uyumak için kulaklıklarımı almaya odama çıktım. Tam mp3'ümü almıştım sinema odasına gidiyordum ki biri kolumu tuttu ve beni kendine çevirdi. Ne olduğunu anlamadan kendimi duvarla o'nun arasında buldum. ''Hey ne-'' diyecekken parmağını dudaklarıma bastırdı. Hafifçe titredim. Bütün bedenim elektrik dalgasına maruz kaldı. Parmağını çekip 'şişşt' dedi. Fısıltı halinde konuşmaya başladım. ''Ne yapıyorsun?'' ''Ses çıkarma Mell. Senden birşey isteyeceğim.'' Yüzlerimiz o kadar yakındı ki, bir an beni öpecek falan sanmıştım. Başımı sallayıp hain fikirlerin başımdan çıkışını izledim ve David'e döndüm. ''Ne istiyorsun?'' Bunu öyle kararlı söylemiştim ki kendimi Amerikan filmlerindeki ajanlar gibi hissetmiştim. Ben bu fikrime gülerken David'de çok gizli birşey söyleyecekmiş gibi etrafı kolaçan ediyordu. ''Pen'i filmi değişmesi için ikna edeceksin.'' Cevabım hazırdı elbette. Her zaman ki gibi o'nu tersleyecektim. Bu ne kadar hoşuma gitmese de bunu yapmak zorundaydım. Çünkü hislerimi anlamasını istemiyordum. ''Hayır, etmeyeceğim.'' ''O zaman ben de filmi izlemediğini ve müzik dinleyerek uyuduğunu söylerim.'' Lanet olsun David, beni çok çabuk yakalıyabiliyorsun! Sinirle iç çektim. Banan en sevdiğim çarpık gülümsemesini yolladı. O an öldüğümü ve cennette olduğumu sandım. ''Benim kârım ne olacak?'' En sonunda konuşabilmiştim. Tanrım! Beni çok çabuk etkileyebiliyordu. Dudakları zafer edasıyla kıvrıldı ve gülümsedi. Beni hep kandırıyordu, hep istediklerini yaptırıyordu. Ama bu haksızlık! Yanlış kişiye aşık oldun Melanie. ''Penny'nin gazabından kurtuluyorsun ya daha ne istiyorsun?'' Şaşırmış gibi yaparak söylemişti tüm bunları. Ama ben sivli zekalı bir insan olduğum için hemen topu kendi yararıma çekecektim. Düşünüyormuş gibi yaptım. (Aslında bu halimizde düşünmek bana çok uak geliyordu ama.) Sonra işaret parmağımı kaldırıp 'buldum' dedim. ''Araba olaylarını unutacaksın, biliyorum yakın zamanda intikam planları yapıyorsun ve yakın zamanda bunları aktive edeceksin.'' '' Sen nasıl anlad-'' Diyecekken onun bana yaptığı gibi bende -bir cesaretle- parmağımı onun dudaklarının üzerine koydum. Gözlerini kapattı. ''Şiişt, sadece söyle. Unutacak mısın?'' ''Duvardaki ve kolumları ellerini çekip havaya kaldırdı. Teslim oluyorum bakışı fırlatıp önümden çekildi. Ben de zaferin verdiği çoşkuyla saçlarımı savurdum ve hoplaya zıplaya sinema odasına girdim. Penny filmle uğraşıyordu. Hemen yanındaki sandalyeye oturup sallanmaya başladım. ''Penny?'' Sesim fısıltıdan farksızdı. Aslında Penny'in ne diyeceğini merak ediyordum ama ya izin vermezse? O zaman hem beni öldürürdü hem de David beni öldürürdü. ''Efendim Mell?'' Sessizce istediğim dile getirdim. ''Senden birşey isteyeceğim.'' Hemen işlerini bırakıp bana baktı. Yüzüme boş boş bakıyordu. Hemen söyleyip bitirmeyi düşünüyordum. ''Titanik'i izlemek istemiyoruz!'' Bunu hem yüksek sesle hem de hızlıca söylemiştim. Anlamamıştı, sonra bir kaç dakika bekledikten sonra kaşlarını katıp 'Ben istiyorum.' dedi ve işlerinin başına döndü. ''U2 konserine bilet alırım!'' Acelece söylemiştim çünkü David kapıdan bana pis pis bakıyordu. Penny U2'yu çok severdi ama kararını değiştircek gibi durmuyordu. Bıkkınlıkla iç çektim ve o beklediğim cevabı duydum. ''Tamam. Zaten ben de sıkılmıştım.'' ''Tanrım sen muhteşemsin.'' Ona öyle sıkı sarıldım ki neredeyse boğulacaktı. '' O zaman NOT: Seni Seviyorum'u izleriz.'' David kısa bir şok geçirerek yanımıza oturdu. Romantik filmlerden nefret ederdi. Bana bakarak fısıldadı. ''Kesinlikle planlarıma devam edeceğim. Ama şanslısın, bugün değil.'' Sinirle iç çektim. Hiç değilse Penny'e birşey söylememişti. En azından bu iyi birşeydi. Penny filmi ayarlayıp yanımıza oturdu. David'de ikimizin ortasına oturdu. Penny ''Yerlerinizi alın.'' dedi ve ikimiz de David'in kucağına yattık. Çünkü o gün böyle olmuştu ve bunu sürekli yaşamak zorundaydık! Aslında benim için güzel bir duyguydu. Fakat bunun kötü yanı David saçlarımızla oynarken benim uyuya kalmamdı... Sürekli böyle tatlı duygudan mahrum kalmamdı...
En son Anestezi. tarafından Cuma Eyl. 24, 2010 12:02 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
| |
//ÖzLém..* Yönetmen
Mesaj Sayısı : 365 Kayıt tarihi : 11/06/10 Yaş : 29 Nerden : İstanbuL..
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Salı Eyl. 14, 2010 10:43 pm | |
| OMG!.. Mel abayı yakmış bilee!.. Çok güzel, çok tatlı bir bölümdü. Finali, girişi, kurgusu harikaydı. Diğerinden başarılı bir bölümdü.. | |
|
| |
Goffret ~ Figuran
Mesaj Sayısı : 141 Kayıt tarihi : 18/06/10 Yaş : 29
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Cuma Eyl. 17, 2010 8:59 pm | |
| | |
|
| |
Anestezi. Yardımcı Yönetmen
Mesaj Sayısı : 533 Kayıt tarihi : 17/06/10 Yaş : 28 Nerden : David Tennant, Love, (:
| |
| |
dAmLaCıK Profesyonel
Mesaj Sayısı : 344 Kayıt tarihi : 13/06/10 Yaş : 29 Nerden : istanbul
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Cuma Eyl. 17, 2010 9:25 pm | |
| aslıcım, tatilde olduğumdan bu hikayeni görmemiştim. ama bölümler de, karakterler de çok güzel.. 1. bölüm gerçekten de bana komik geldi. biri cüce, biri deve.. david, melanie'ye cüce diyo, o da ben cüce değilim diyo.. sonra çarpışmaları falan gayet güzeldi... 2. bölüm bi'harikaydı zaten... birincisi komikti.. ikincisi gelenekleri gerçekten güzelmiş, bi'kafa bi'dirsek... gayet güzeldi. üçüncüsüyse david'in planını gerçekten de merak ettim. acaba ne yapacak? ayy! melanie'ye acıdım şimdi... ne de güzel david'in dizine yatmıştı, david'de onun saçını okşuyordu... lanet olsun! niye uyuyorsun ya! böyle tatlı bir an nasıl uyuyarak kaçırılır? yoksa bu da mı bi'gelenek?
neyse yb'yi bekliyorum canım... | |
|
| |
Anestezi. Yardımcı Yönetmen
Mesaj Sayısı : 533 Kayıt tarihi : 17/06/10 Yaş : 28 Nerden : David Tennant, Love, (:
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Perş. Eyl. 23, 2010 9:06 pm | |
| Okuyupta yorum yapan arkadaşlarıma çok teşekkür ederim Flodd şeysi için üzgünüm. Sizlerden hikayemle ilgili banner bekliyorum. Şahsen ben çok beceriksizimdir. Banner için İpek'ime sonsuz teşekkürler. 3*Sountrack: Taylor Swift; BreatheNever wanted this, never wanna see you hurt. Asla bunu istemedim, asla seni incitmek istemedim ~ Nothing we say is gonna save us from the fall out. Söylediğimiz hiçbir şey bizi bozuşmaktan kurtaramaz “Gerçek başkalarının dudaklarından dökülmedikçe mümkün gelmez.” ''Crystal! Eğer şimdi uyanmazsan dünyanı başına yıkarım biliyorsun değil mi?'' Gözlerimi açtığımda Margerat elinde sürahiyle başımda bekliyordu. Tanrım, eğer şimdi kalkmazsam başımdan aşağı su dökecekti. İstemeden de olsa hemen ayaklandım. Tabi, birazcık (!) düştüm ama yine de ayağa kalkabilmiştim. Margerat gülerek sürahiyi masanın üzerine bıraktı. Çok komik! Gerçekten dişi David'sın Marg!
''Haha! Çok komik!'' O'nu taklit ettim. Bu sefer yerdeki ayakkabılarımı aldı tam bana atacaktı ki hemen odadan fırladım. Fırlamamla yere düşmem bir oldu. Çünkü bay-ben-bir-duvarım'a çarpmıştım. Kendi çapımda bildiğim tüm küfürleri ederken David gülüyordu. Yaptığı küçük (!) kaslar sayesinde Beton Adam olmayı başarıyordu. Canım acımıştı, hem de çok. Gözümden akacak yaşı son anda durdurup elimin tersiyle sildim.
''Canın mı yandı? Yardım etmemi ister misin?'' İnanmayan gözlerle o'na bakarken gözlerinde bir anlığına ilgiyi, sevgiyi gördüğüme yemin edebilirdim. Canımın yanması o'nu üzebilirmiş gibiydi! Uzattığı eli görmezden gelerek banyoya doğru ilerledim. Kapıyı sertçe kapattım ve titreyen ellerimle lavabodan tutundum. Gözlerimi aynadaki sulietime diktim. Neden bu kadar büyütmüştüm ki? ''Belki de deliriyorsundur?'' dedi içimdeki ses. Suyu açıp yüzüme soğuk suyu vurdum. Harika iç sesim deli olduğumu söylüyor.
Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. David elinde havluyla kapıda bekliyordu. Havluyu uzattı. Yüzüne bakmıyordum. Evet, saçmalıktı ama yüzüne bakmak istemiyordum. Çünkü gözlerine her baktığımda beni gafil avlıyordu ve bu hiç adil değildi. Umursamaz bir tavırla havluyu aldım. Tam ilerliyordum ki kolumdan tutup durmamı engelledi. Bir kolumdaki eline baktım bir de yüzüne. Ne yaptığını farkedince kolumu bırakıp derin bir nefes aldı.
''Melanie, özür dilerim.'' Köpek yavrusu bakışlarıyla kendimden geçtim. Gözlerimi sonuna kadar açıp bakakaldım. Elinin tersiyle çenemi kapattı. Demek ki ağzım da çenem gibi sonuna kadar açılmıştı. Gülmemek için kendini zor tutuyordu. Normalde buna sinirlenirdim fakat hiç bir şey diyemedim. Havluyla yüzümü kurulayıp geri verdim.
Salona iniyordum ki arkamdan geldiğini duydum. Bir yandan hızıma yetişmeye çalışıyor bir yandan da 'Hadi ama, Mell? Özür diledim! Daha ne istiyorsun?'' gibi şeyler söylüyordu. Aslında olay büyük bir şey değildi ve affedilecek bir şey söz konusu olamazdı. Ama onun peşimden koşması hoşuma gidiyordu. Fakat olayı öyle abartmıştı ki söyledikleri anlamsızlaşmaya başlamıştı ve bu durum beni sıkıyordu.
''David!'' Öyle yüksek sesle söylemiştim ki sesim koridorda yankılanıp kulaklarıma geldiğinde sağır olacağımı düşündüm. Ama o hiçbir şey olmamış gibi 'hazır ol' pozisyonunda bana bakıyordu. İçimden gelen kahkayı bastırarak konuştum. ''Kapa çeneni!'' Yüzüme moron gibi bakmaya başladı. Daha fazla uzatmak istemedim ve konuşmaya başladım. ''Affedilecek birşey yok. Aynı evde yaşıyoruz. Çarpıştık.'' Tüm bunları sakin bir ses tonuyla söylemiştim. Aslında içimde kahkaha fırtınaları kopuyordu. Fakat ben iyi bir oyuncuydum ve bunu her zaman kullanırdım.
Hiç beklemediğim birşey yaparak yanağımdan öptü. ''Harikasın Mell, o zaman bu akşam ki yemeğe geliyorsun?'' Sanki kilometrelerce öteden konuşuyormuş gibi hissediyordum. Uzayda dünyadan kopmuş bir aptal misali. Dünya'ya dön Melanie! Kendime tokat atma istediğimi durdurup David'e döndüm. Sadece başımı sallayıp hızlı adımlarla odama doğru ilerledim. Kapıyı öyle hızlı açmıştım ki neredeyse kafama çarpacaktı. Kapıyı kapattım ve kapının arkasına sindim.
''Crystal. İkisinin arasında kaldım, bunu mu giy-'' Yüzüme baktıktan sonra tpoarlanmaya açalıştım ve ne bakışı fırlattım. ''Yüzüne ne oldu senin?'' Aptalca sırıtarak bana bakıyordu. ''Ne olmuş?'' ''Bilmem, ağzın gözün kaymış kızım.'' Bir yandan gülüyordu bir yandan da aynayı gösteriyordu. Sindiğim yerden kalkarak aynaya doğru koştum. Yüzümde aptal bir sırıtma ve kıpkırmızı bir yüz. Harika! Rezil oldum. Margaret kahkahalarını susturarak konuştu. ''Ne oldu?''
Derin bir nefes alıp konuştum. ''Beni öptü.'' İçimdeki heyecana karşı bunu o kadar bıkkın ve sıradan söylemiştim ki bunu böyle söylediğime şaşırmıştım. Gerçekten iyi bir oyuncuyum. Benim ilk önce verdiğim tepkiyi vermişti. Gözlerini kocaman açarak bana bakıyordu. Sevincini saklamaya çalışır gibi bir hali vardı. Eliyle dudağını gösterdi.
''Hayır! Saçmalama, tabi ki buradan.'' Elimle yanağımı gösterdim. İlk önce hayal kırıklığına uğramıştı fakat sert bakışlarımla karşılaşınca sahte bir şekilde 'oh' çekti. Konuyu değiştirme çabasıyla elindeki elbiseleri gösterdi. Birbirinden güzel iki elbise. Biri kırmızıydı diğeri ise beyazdı. Bir bana baktı bir de elbiselere. Beyaz olanı ''çok resmi' gibi birşeyler zırvalayarak yatağın üzerine attı ve o güzel kırmızı elbiseyi üzerime tuttu.
''Ben bu elbiseyi ne yapacağım Marg?'' Elimde olmadan söylemiştim bunu. Bana deli misin bakışı fırlattı ve eliyle yanağımı gösterdi. Bu elbiseyi bu akşam ki yemek için seçiyordu demek ki? Tam 'nereden biliyorsun?' diyecektim ki hiç sesini çıkarmadan elbiseyi elime verdi ve odadan çıktı. Elbiseye göz gezdirdim. Gögüs kısmı kabarık ve açıktı. Bana yukarıdan bakan herkese herşeyimi görebilirdi. Tam göğsünün altında pırtanta işlemeleri vardı. Gerçekten de çok abartılıydı. Bu elbiseden kurtulmalıydım. Masanın üzerindeki su dikkatimi çekti. Fakat bunu yapamazdım. Bu elbise yok güzeldi, kıyamazdım. Ayrıca Margerat bu elbiseyi giymemi istiyorsa her şartta giydirirdi. O yüzden başka birşey düşünmeliydim.
Aklıma Penny geldi! Harika Penny bu elbiseyi görür görmez giymek isterdi ve ben de karşı koyamazdım. Hemen odadan çıktım. Koridorun karşısında Marg ve David konuşuyorlardı. Küçük adımlarda Penny'nin odasına koştum. Kapıyı açarken David'in 'Hey Mell?' demesini duydum ve kahretsin. Hemen Penny'i bulmalıydım. Odanın içinde dört dönerken Penny'i makyaj masasında buldum.
''Penny?'' Hızla bana döndü. Saçlarını boyatmıştı. Kahverengi mi? Saçlarını eski haline mi döndürmüştü? Bu iyi bir yağ olabilirdi. Hem de bu fırsatla elbiseyi kakalardım. ''Saçların harika olmuş.'' Gülümseyerek bana baktı.
''Aslında beyaz ve toz pembesi karışık bir elbise almıştım, Saçlarımla çok uyumlu olacaklardı fakat aynı elbiseyi Marg'ın aldığını öğrendim ve ben de saçlarımı boyatmaya karar verdim. Eski renklerine döndüler. Byölece bu siyah elbiseyi giyebileceğim. Kızıl saçlarla bu elbise biraz kadınsı olur diye düşündüm.'' Hah! Harikasın Penelophe. Sonunda istediğim cümleyi kurdun!
''Aslında ben de bunun için gelmiştim. Sana bu elbiseyi getirmiştim.'' Elimle elbiseyi gösterdim. Penny elbiseye büyülenmiş gibi bakıyordu. Harika! Bu iş oldu. Iğıldayan gözlerle bana baktı ve aniden sarıldı. ''Sen harikasın Mell. O zaman sen de bunu giy.'' Elindeki siyah elbiseyi bana uzattı. Oh, hayır! Az önce bir elbiseden kurtuldum zaten!
''Penny, hayır ben sadece el-'' Sözümü kesti. ''Çeneni kapatıyorsun ve bu elbiseyi bu akşam giyiyorsun.'' Margerat'dan kurtulduk şimdi de başımıza Penny geldi. Öfkeyle dışarı çıktım. kapıda Marg dikiliyordu. Ellerini birleştirmiş ayağını yere vuruyordu. Artık öyle sinirlenmiştim ki kapıyı sertçe kapattım.
''Ne oldu Mell?'' Marg bunu hem sinirle hem de endişeyle sormuştu. Endişeyi silip atarak sadece sinire odaklanıp cevap verdim. ''Ne mi oldu? Bilmem, bana emir vermeleriniz bir sebep mi?'' Şaşkınca bana bakıyordu. Sinirle odama girdim. Hemen üzerimdeki saten eşofmanlarımı çıkarıp elbiseyi giyilmeye koyuldum. Ardından kapı açıldı.
''Ne yapmaya çalışıyorsun Crystal. Karşında David mı var sanıyorsun?'' Sesinde en ufak bir sinir yoktu. Sadece kaygıyı hissediyordum. Kaybetme korkusu. Hem korkuyordu hem de hesap sormak istiyordu. ''Birşey olduğu yok. Sadece benim adıma karar vermenizden sıkıldım.'' Bunu ben mi söylemiştim? Lanet olsun bana! Hemen elbiseyi bırakıp Marg'ın gözlerine baktım. Gözleri dolmuştu. ''Marg, özür dilerim. Ben öy-'' Sözümü kesti. ''Her neyse, Melanie. Akşam görüşürüz.'' Hızla odadan çıktı. Arkasından koştum fakat bana ilk ismimle hitap etmesi aklıma gelince durdum. Üzerimde iç çamaşırlarım vardı. Hızla odaya girdim ve kapıyı kapattım. Harika! Muhteşem günüme arkadaşımı kaybederek başlıyorum, bakalım akşam neler yaşayacağım. Sanırım akşam da babamı falan kaybederim...
En son Anestezi. tarafından Perş. Eyl. 23, 2010 11:21 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
|
| |
Goffret ~ Figuran
Mesaj Sayısı : 141 Kayıt tarihi : 18/06/10 Yaş : 29
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Perş. Eyl. 23, 2010 9:11 pm | |
| 1
Kesin bir şekilde belli oldu. Mell tam bir salak. Hatta daha da fazlası da RTÜK olaya el atmasın şimdi. Yani hem David bunu öptü. Hem Marg güzelim kıyafeti buna verdi. Bu ne yaptı? Elbiseden oldu. Arkadaşından oldu. Oh! Valla saf bir şey bu kız ha. Neyse, Aslıcım cok güzel yazmışsın. Baya bir akıcıydı falan. İnsan yenisini istiyor bittiği anda. Umarım çabuk gelir.
~ Karar verdim ifade kullanmadan yazcam yorumları artık. Ay cok içim gidiyo yandaki kısma bakınca mesajı yazarken. | |
|
| |
Anestezi. Yardımcı Yönetmen
Mesaj Sayısı : 533 Kayıt tarihi : 17/06/10 Yaş : 28 Nerden : David Tennant, Love, (:
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Perş. Eyl. 23, 2010 11:23 pm | |
| - Goffret ~ demiş ki:
1
Kesin bir şekilde belli oldu. Mell tam bir salak. Hatta daha da fazlası da RTÜK olaya el atmasın şimdi. Yani hem David bunu öptü. Hem Marg güzelim kıyafeti buna verdi. Bu ne yaptı? Elbiseden oldu. Arkadaşından oldu. Oh! Valla saf bir şey bu kız ha. Neyse, Aslıcım cok güzel yazmışsın. Baya bir akıcıydı falan. İnsan yenisini istiyor bittiği anda. Umarım çabuk gelir.
~ Karar verdim ifade kullanmadan yazcam yorumları artık. Ay cok içim gidiyo yandaki kısma bakınca mesajı yazarken. Öncelikle tatlım bu güzel yoruumn için teşekkürler ederim. Evet Mell biraz saf ve salak. (: Ama söylediğimiz gibi biraz (!) ... Yenisini yazmaya başladım fakat okul yüzünden mahvolmuş durumdayım. Umarım çabuk bitiririm ve bölümü koyarım. Bknz: Bu arada ben de ifadesiz yaziyorum bu aralar. Ama içimden geldiğinden. (: Bu gülücükler ifade değil, noktalama işaretleri. | |
|
| |
~//Pandora Dublör
Mesaj Sayısı : 260 Kayıt tarihi : 13/06/10 Yaş : 27 Nerden : Ankara
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Cuma Eyl. 24, 2010 2:50 pm | |
| Bu evde çok acayip şeyler oluyor ya. Ben çatlağım diye böyle konuşuyorum yoksa bölüm süper Kız süper,çarpışmaları süper,bölüm süper,e zaten bölüm süper. Eh bir de aslının yazarlığı süper Şuan yalakalık karışık gerçek yapmış durumdayım. Çok saçmalamadan yeni bölüm istiyorum. Okumak istiyorum. | |
|
| |
//ÖzLém..* Yönetmen
Mesaj Sayısı : 365 Kayıt tarihi : 11/06/10 Yaş : 29 Nerden : İstanbuL..
| Konu: Geri: Kırmızı | 6. Bölüm* Cuma Eyl. 24, 2010 4:25 pm | |
| Ayy ay ben Mell'in yerinde olacaktım daa... Zamane gençliği işte. David'in amacı ne ama anlayamadım. Böyle gizli kapaklı öpüp kaçıcağana açılsın daha iyi. Margaret biliyor mu? Hiii! Oha. O elbiseyi başkasına veriyor ha?.. Off of. Bu kızın öğrenmesi gereken çok şey var ya. Melanie'nin yeni bölümde akıllanması dileğiyle... | |
|
| |
| Kırmızı | 6. Bölüm* | |
|